top of page
YE, SEV, DANS ET ! 

KARA HAFTA FESTİVALİ

Türkiye'nin İlk "Kara Hafta Festivali"

SERRA TÜKEL

31.10.2015

Eylül – Ekim ayları İstanbul’un en sevdiğim zamanları..

Kültür-sanat etkinlikleri, İstanbul Bienali, Film Ekimi, Kahve Festivali ve bu yıl ilk kez düzenlenen Pastacılık Festivali derken 2015 sonbaharını yine dopdolu geçirdik. İstanbul’un bu yoğun etkinlik programına yepyeni bir festival daha eklendi bu sene: “Kara Hafta Festivali”!

 

Nedir Kara Hafta Festivali ?
 

Polisiye edebiyatı ile ilgili çeşitli kültürel şehir aktivitelerini birleştiren ve Dünya’nın farklı şehirlerinde benzer isimlerle kutlanan bir etkinlik “Kara Hafta Festivali”. Barcelona ve Buenos Aires şehirlerinde “Novela Negra” adıyla bilinen festival, Türkiye’de bu sene ilk kez yerli ve yabancı polisiye yazarlarının katılımıyla kutlandı.

İstanbul’un en güzel tarihi yapılarından biri olan Pera Palace Hotel Jumeirah ev sahipliğinde düzenlenen Kara Hafta Festivali, otelin bir zamanlar müdavimi olan “polisiye romanın kraliçesi” Agatha Christie’nin 125’inci yaş gününe denk getirilerek 22-24 Ekim tarihleri arasında düzenlendi. 

Türkiye'nin İlk Kara Hafta Festivali yerli ve yabancı polisiye yazarları ve okurlarının katılımıyla 22-24 Ekim tarihleri arasında Pera Palace Jumeirah Oteli'nde kutlandı.

"

"

Kimler Vardı, Neler Oldu Kara Hafta Festivali’nde ?
 

Festivalin yürütme kurulunda Doğan Hızlan, ünlü yazarlarımızdan Ahmet Ümit, Adnan Özer ilk dikkatimi çeken isimler oldu. Ayrıca festivale katılan yazarlar arasında Celil Oker, İngiltere’den Alexander McCall Smith, Amerika’dan Leslie S. Klinger ile İtalya’dan Roberto Costantini’de yer alıyordu. Bir de festivalin onur konuğu, Agatha Christie’nin torunu Mathew Prichard vardı!

22 Ekim akşamı Pera Palace Jumeirah’da yazar Ahmet Ümit’in yönettiği açılış paneli ve ardından balo salonunda düzenlenen resepsiyon ile festivalin resmi açılışı gerçekleşti.

 

Türkiye ve Polisiye
 

Açılış panelinde Ahmet Ümit’in ilk konuğu polisiye romancısı Erol Üyepazarcı’ydı.  Polisiye alanında Türkiye’deki en önemli referans kaynağı olarak bilinen ve iki ciltten oluşan “Korkmayınız Mister Sherlock Holmes! Türkiye’de Polisiye Romanın 125 Yıllık Öyküsü (1881-2006)” kitabının yazarı Üyepazarcı, polisiye edebiyatının geçmişi ve bugünü ile ilgili bilgilerini katılımcılarla paylaştı.

 

Üyepazarcı’nın 30-40 sene öncesine kadar Türkiye’de polisiye meraklılarının gizli gizli, suçluluk duyarcasına polisiye okuduklarından bahsetmesi beni oldukça şaşırttı. “Bugün insanların çekinmeden polisiye okumaları bile mutluluk verici” diyerek ekledi.  Her ne kadar pek çoğumuz polisiyenin Türk romanlarında yeni bir tür olduğunu düşünsek de işin aslı polisiyenin edebiyatımızda oldukça uzun bir geçmişi olduğunu da bu panel sayesinde öğrenmiş oldum.

 

Öyle ki, Dünya edebiyatında ilk polisiye örneği olarak gösterilen Edgar Allan Poe’nun “Morg Sokağı Cinayetleri (1841)” ile Türk edebiyatının ilk polisiye romanı Ahmet Mithat Efendi’nin “Esrar-ı Cinayat(1884)” inin basım yılları arasında 43 sene var. ‘Bu süre uzun mu, kısa mı’ derseniz, Üyepazarcı referans olarak Dünya edebiyatında ilk romanın yazılması ve Türk Edebiyatı’nda ilk örneğinin görülmesi arasında yaklaşık 300 sene olduğunu belirtiyor. Bu bağlamda polisiye türünde Dünya’daki ilk örneklerden birini ortaya çıkarmış bir toplum olduğumuzu da buradan öğrenmiş oluyoruz.  

Agatha Christie ve 411 Numaralı Odanın Gizemi
 

Türk polisiye edebiyatı bir yanda dursun, biraz da “Kara Hafta Festivaline” ev sahipliği yapan Pera Palace Jumeirah Oteli’nin ünlü yazar Agatha Christie ile gizemli bağlantısından bahsedelim.

Polisiye’nin Kraliçesi lakabıyla bilinen Agatha Christie yaşadığı süre boyunca tam 86 polisiye romanına imza atmış. “Orient Express’te Cinayet” başlıklı ünlü kitabını da bir rivayete göre 1926-1932 yılları arasında birkaç kez konakladığı Pera Palace’ın 411 numaralı odasında kaleme almış.

Agatha Christie’nin 1926 senesinde Londra’da iken esrarengiz bir şekilde 11 gün boyunca ortadan kayboluşu ile ilgili bazı sırların da 411 numaralı odada gizli olduğuna dair komplo teorisi var. Hatta 1979 senesinde Dünya basınında “Agatha’nın sırra kadem basışına ışık tutacak anahtar, İstanbul’daki Pera Palas Oteli’nin 411 numaralı odasındadır” diye haberler patlıyor. Türk ve yabancı basın 411 numaralı odada toplanıyor ve yapılan aramalar sonucunda, duvarın kapıyla birleştiği noktada, duvarın içinde 8 cm. boyunda koca bir paslı anahtar bulunuyor. Bu anahtarın Agatha’nın kayboluşunu ve sırlarını aydınlatacak günlüğün saklı olduğu kutuya ait olduğu düşünülüyor fakat o kutu hiçbir zaman bulunuyor…

 

Bugün Pera Palace Jumeirah Hotel’de 411 numaralı oda halen Agatha Christie odası olarak korunuyor ve “Kara Hafta Festivali” için Agatha’nın torunu Mathew Prichard’da etkinliklere katılarak “Kara Hafta”ya renk katıyor.

 

Festivalin Devamı

Festivalin devamındaki iki gün boyunca, “Kadın Dedektifler”, “Katilin Peşinde”, “Agatha Christie Suç ve Ceza”, “Katil Kim?” gibi ilgi çekici başlıklar altında yazarlar ve meraklı okuyucular arasında çeşitli paneller düzenlendi.

Festivale katılan yazarlar ayrıca Beyoğlu’ndaki çeşitli kitapevlerinde imza günlerine katıldılar ve Pera Palace Jumeirah içinde polisiye romanlarının satışı gerçekleşti.

Kıssadan hisse, Türk halkının polisiye merakı ve özlemini giderecek bir etkinlik kazanmış olduk bu sayede.

 

Ahmet Ümit’in açılış panelinde dediği gibi ben de bu yazımı kendisinden bir alıntı ile bitirmek istiyorum:

 

 

Tek işlenen cinayet, kusurları fazla olan cinayettir..

"

"

İLGİLİ YAZILAR

bottom of page