top of page
YE, SEV, DANS ET ! 

Aromaların Farklı Kadehlerdeki Keşfi…

SERRA TÜKEL

​01.06.2013

24-26 Mayıs hafta sonu, Kuruçeşme İncirli Şaraphane ve Mekanist işbirliği ile 1. İncirli Şarap Günleri gerçekleştirdi. 100 farklı çeşit yerli şarabı, kadehte tadabilme imkanının sunulduğu İncirli Şarap Günleri’nde, küçük tadımlıklar, şarap atölyeleri ve akşam saatlari başlayan canlı müzikler ile şarabın yanında aradığımız her şey bir araya geldi.

Ama benim bu yazıda asıl bahsetmek istediğim, organizasyonun genelinden çok,  Cumartesi öğleden sonra katıldığım ve bana yepyeni bir pencere açan şarap atölyesi oldu.



Avusturya firması Riedel bardaklarının sponsorluğunda “Aromaların farklı kadehlerdeki keşfi” isimli  atölyeden, gerçeği itiraf etmek gerekirse başta çok büyük bir beklentim yoktu.  Şarap konusunda fazla iddialı olmadığım için,  kadehlerdeki lezzet farklılığını ayırt edemeyeceğimi düşünüyordum. Bir yandan “acaba”lar, bir yandan da keşfetme merakı ile İncirli Şaraphane’nin arkasında yer alan özel odaya geçtik.



Önümüze konulan servislerde özenle dizilmiş 5 farklı kadeh, görevleri için hazır ve nazır bizleri bekliyorlardı;
Sol başta 1. Kadeh Joker (herkesin evlerinde bulunan), hemen üzerinde 2. Kadeh Chardonnay, tam ortada 3. Kadeh Bourgogne, sağ köşede A kadehi Sauvignon Blanc ve sağ altta B kadehi Cabernet Sauvignon…



Eğitmenimiz İnci Hanım,  Riedel kadehlerinin bir Avusturya markası olduğunu, 12 jenerasyondur aynı aileye ait olduğunu ve tüm ürünlerin tasarımlarının mühendisler tarafından yapıldığını söyleyerek, lafı fazla uzatmadan ve belli ki bizim tepkilerimizi bir an evvel gözlemleme heyecanıyla tadıma başladı.

Öncelikle beyaz şaraplardan Souvignon Blanc ile başladık. İnci Hanım şarabı Sauvignon Blanc üzümüne özel kadehlere servis ettikten sonra, şarabın yarısını daha geniş gövdesi ve ağzı olan Chardonnay kadehine dökmemizi istedi. Tatmadan önce her iki kadehte şarabı kokladık. Sauvignon Blanc, kendi dar gövdeli ve dar ağızlı kadehinde tüm meyvemsi kokuları ve aromalarını buram buram yayarken, geniş gövdeli diğer kadehte kokular bir anda kayboldu gitti.

Sıra geldi tadıma. Asiditesi yüksek olan Sauvignon Blanc kendi kadehinden içildiğinde damakta harika bir lezzet bırakırken, Chardonnay kadehinde bir anda herkesin yüzünü buruşturmayı başardı. Adeta dilimiz yandı! “Nasıl?” diye şaşkın gözlerle İnci hanım’a bakarken açıklaması geldi. Dar ağızlı kadehten şarap içerken, burnunuz ne kadar küçük olursa olsun, kadeh buruna takılıyor ve  şarabı içebilmek için kafayı geriye yatırmak gerekiyor. Bu hareketi yaparken dilimiz kıvrılıyor ve şarap dilin ortası ve damağın gerisinde yerini buluyor. Halbuki geniş ağızlı kadehten şarabı rahatlıkla kafayı geriye yatırmadan içtiğimiz için, şarabın yoğun asidi önce dilin ucu ve kenarlarında hissediliyor ve maalesef amacından çok farklı ve acı bir lezzet bırakıyor.

Damağımızı temizledikten sonra tekrar Sauvignon Blanc’ı kendi kadehinde tattık, mutlu olduk. Bu sefer şarabın bir bölümünü Joker kadehine dökmemizi istedi İnci Hanım. Joker kadehini kokladık. Şarabın, Joker kadehinde ne kadar kötü koktuğunu kelimelerle tarif etmek zor. Bir şey mi sürmüşler bu kadehe derken, bir de lezzetine baktık. Yok kesinlikle hayır!

Peki bugüne kadar nasıl bunu farketmedim diye düşündüm kendi kendime. Evimde kullandığım şarap kadehleri ve restoranlarda serviste kullanılan kadehler film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti.

Atölyenin devamında Chardonnay, Kalecik Karası (Bourgogne bardağına uygun) ve Cabernet Sauvignon şaraplarını önce kendi kadehlerinde daha sonra farklı kadehlerde denedik.
Herhalde en kötü tecrübe Cabernet Sauvignon şarabını geniş gövdeli Bourgogne bardağında içtiğimizde yaşandı. Cabernet Sauvignon üzümü, geniş alan değil, meğer derinlik ararmış. Geniş ve dar ağızlı kadehte, damaklarımızda sadece buruk bir lezzet bıraktı kendileri.
 

Tüm üzümlerin, bardaktan beklentileri, aslında karakteristik özelliklerine göre değişiyormuş. Örneğin; Kalecik Karası ve Sauvignon Blanc dar ağızlı bardaklarda en iyi benliklerini ortaya koyarken, Chardonnay ve Cabernet Sauvignon geniş ağızlı kadehlerden içilince damakta en güzel sonucu bırakıyormuş.

Riedel ailesi de 1950’lerde evlerinde verdikleri bir davette, aynı şarabı misafirlerine farklı kadehlerde sunduklarında aldıkları değişik tepkiler sonucunda bu konuyu araştırmaya başlamışlar ve araştırmanın sonucunda her şarabın yoğunluğu, hacmi, derinliği, aromaları ve asiditesi düşünülerek, bizim tadım esnasında kullandığımız bugünkü kadeh koleksiyonları ortaya çıkmış.

Bu atölyenin sonucunda geri dönüşü olmayan bir uyanış, bir farkındalık yaşadık hep birlikte. Öyle ki, sonunda belki de kötü şarap yoktur, sadece yanlış kadeh vardır diye bile düşündüm!
 

Tabii ki standart bir restoranda ya da evinizde her çeşit kadeh bulundurmak imkansız, ama birazcık meraklıysanız en azından büyük yanlışlar yapmamak adına benim yaptığım gibi cep telefonunuza Riedel’in aplikasyonunu indirmenizi tavsiye edebilirim.

Çünkü şarap, kadehte durduğu gibi durmuyor. Aksine her kadehte farklı duruyor ☺

İLGİLİ BAŞLIKLAR

bottom of page