top of page
YE, SEV, DANS ET ! 

MARDI GRAS, New Orleans

Mardi Gras ve New Orleans

SERRA TÜKEL

08.03.2016

NEW ORLEANS / ABD

Mor, altın ve yeşil…

Pul, peruk, tütü ve boncuklar…

New Orleans’ın yerlisi olan arkadaşımdan aldığım tüyolarla valizimi yapıp yola çıktığımda henüz pek bir şey bilmiyordum ne Mardi Gras, ne de New Orleans hakkında.

İzleyeceğim filmin konusunu önceden bilmemek gibi biraz sürpriz olacaktı tüm yaşayacaklarım…

 

Tarihte Mardi Gras

 

Filmi burada biraz sona sarıp Mardi Gras’nın tarihçesi ile ilgili sonradan okuyup öğrendiklerimi kısaca anlatacağım.

 

Mardi Gras kutlamaları ta 17inci yüzyıla, Fransız Kralı Bourbon’a kadar uzanıyor.

Hristiyanlık ’ta Büyük Perhiz (Lent) öncesindeki Salı günü bol bol yenilip içildiği için bu güne Fransızcada “Yağlı Salı” anlamına gelen Mardi Gras ismi verilmiş. Mardi Gras kutlamaları, Fransız Kolonileri ile Avrupa’dan Amerika kıtasına ve Mississippi nehri kıyısında yer alan New Orleans şehrine sıçramış.

 

1700’lerin başında Fransızların kurduğu New Orleans’taki ilk Mardi Gras kutlamaları, Louisiana Eyaleti Valisi’nin organize ettiği ve şehrin aristokrat ailelerinin katıldığı balolar ile başlamış.  Sonraki yıllarda “Krewe” adı verilen şehrin elit kulüpleri Mardi Gras organizasyonunu ele almış ve ilk geçit törenlerini organize etmeye başlamışlar. 

 

 

 

 

 

 

 
 
 

 

 

Her geçen yıl gelişen kutlamalarda, Krewe üyeleri atlı arabalar üzerinde, ellerinde meşaleler ve üzerlerinde temalı kostümlerle New Orleans’ın ana caddelerinden geçerken bir yandan da izleyicilere boncuk, madalyon gibi armalarının yer aldığı çeşitli hediyeler atmaya başlamışlar. Törenlerin tüm hazırlık masrafları, kostümler vs. kulüp üyeleri tarafından karşılandığı için Mardi Gras’da geçitte olmak bir nevi aristokrasinin simgesi olarak yerleşmiş. Bu kulüplere üye olmak ve aidatları karşılamak herkesin harcı değilmiş. Bugünkü geçit törenleri de New Orleans’ın köklü kulüplerinin oluşturduğu temelden ve aynı isimlerle devam ediyor. Karnavalın ana renkleri, mor adaleti; altın gücü; yeşil ise inancı simgeliyor. Bu renklerde giyinmek ve aynı renklerdeki boncukları toplamak Mardi Gras gelenekleri arasında devam ediyor…

 

Mardi Gras 2016

 

Gelelim günümüze…

New Orleans’a meşhur “Yağlı Salı” gününden önceki Cuma akşamı varıyorum. Mardi Gras’nın en önemli geçitleri ve meşhur baloları da Salı gününden önceki bir hafta içinde gerçekleşiyor.  

Louisiana eyaletinde Mardi Gras resmi tatil ilan edildiğinden, kutlamalar New Orleans’ı kaplayan koskoca bir açık hava partisi şeklinde yapılıyor. Üstelik bu dev parti sadece yetişkinler için değil; aileler ve küçük çocukların da katıldığı ve geçitlerden heyecanla boncuk, oyuncak topladığı her yaşa hitap eden bir karnaval şeklinde geçiyor.

 

Şehrin ana caddeleri St. Charles, Canal ve Magazine en büyük geçit törenlerine ev sahipliği yapıyor.  

Sabahın erken saatlerinde aileler ellerinde açılır kapanır sandalyeleri, boncuk toplamak için üstüne çıkacakları mini merdivenleri, yiyecek ve içeceklerinin olduğu buzlukları ve üzerlerinde rengârenk kostümleri ile geçit yapılacak yol kenarlarında yerlerini alıyorlar. Yollar trafiğe kapatılıyor ve öğle saatlerine doğru küçük kulüplerin geçitleri başlıyor.

Asıl büyük geçitler ise akşamüstü 17.00-18.00 saatlerinde başlıyor ve tamamlanması yaklaşık 3-4 saati buluyor. 

 

Karnavalın en önemli geçitleri yine şehrin en köklü ve eski kulüpleri tarafından hazırlanıyor. Bu geçitlere katılıp arabalardan boncuk atmak isteyen “Krewe” üyeleri kişi başı $2000’lere kadar çıkabilen yüksek katılım ücretleri ödüyorlar. Ziyaretçiler için ise geçitleri izlemek ve boncukları toplamak bedava :) .

 

Mardi Gras’da kaçırılmaması gereken en önemli geçit törenleri arasında şehrin en eski kulübü tarafından organize edilen Krewe of Rex, binlerce üyesi olan, temaları ve kostümleri ile dikkat çeken Bacchus ve Endymion, ve geçit sırasında Hindistan Cevizi dağıtılan Afrika kökenli Krewe of Zulu’yu sayabiliriz.

 

Geçitlere katılan Krewe üyelerinin kimliklerini gizlemeleri için maske takma şartı bulunuyor. İzleyiciler ise geçitlerden en fazla ganimeti toplayabilmek için birbirinden dikkat çekici kostümleri giymekte serbest.

 

Mardi Gras geçitleri belli saatlerde ve rotalarda yapılırken bir yandan da şehrin French Quarter denen tarihi bölgesindeki en eski cadde Bourbon üzerinden 7/24 Mardi Gras kutlamaları devam ediyor. Barları, restoranları ve gece hayatı ile ünlü bu caddenin balkonlarından sürekli gelen geçene boncuk atan bir insan topluluğu bulunuyor. O balkonlara çıkıp gelene geçene boncuk atabilmek için de en azından $ 20-100 ödeme yapmak gerekiyor. 

 

Mardi Gras 1700'lü yıllarda New Orleans'ın aristokrat ailelerinin katıldığı balolar ile kutlanmaya başlamış ve ilerleyen yıllarda şehrin elit kulüp üyelerinin organize ettiği bir festivale dönüşmüş.

"

"

Mardi Gras'da Bunlara Dikkat!

 

  • Kontrolsüz fırlatılan boncuklar dikkat etmezseniz her an kafaya şiddetli çarpabilir, tutmaya çalışırken epey can yakabilir.

  • Yakalanamayıp yerlere saçılan boncuklar ise ayrı bir tehlike unsuru. Kesinlikle altı kaymayan ve mümkünse topuklu olmayan ayakkabı giyilmesi tavsiye edilir. 

  • Rotaya dikkat! Mardi Gras geçitleri için ana caddeler boydan boya saatlerce trafiğe kapatılıyor ve bu sürede caddenin bir tarafından diğer tarafına geçmek oldukça zorlaşıyor. 

 

 

Biraz da New Orleans

 

New Orleans ya da kısa adıyla NOLA, tarihi ve çoklu kültürü ile daha önce gördüğüm Amerikan şehirlerinden oldukça farklı. “French Quarter” da sokak lambaları hala gaz yağı ile aydınlatılıyor, ferforje parmaklıklı balkonlardan büyük saksılarda çiçekler sallanıyor ve oya gibi işlenmiş binalarda Fransız mimarisinin esintileri okunuyor.

 

Festival olsun olmasın şehrin sokaklarından her daim müzik taşıyor. Metrosu yok. Yollar şaşırtıcı derecede bozuk. Katrina kasırgasının izleri en çok yollardaki çukurlardan fark ediliyor. 

 

Mississippi Nehri filmlerdeki gibi aynı kahverengilikte akmaya devam ediyor. Bir de sokaklarda içki içiliyor! Amerika’da Las Vegas dışında sokaklarında içki içilen ikinci şehir New Orleans. New Orleans kültüründe Fransız ve Kreole etkisi baskın.

Bir de Voodoo bebekleri, voodoo büyüsü ve kurukafa figürleri her yerden karşınıza çıkıyor. Kısaca kuralları olmayan rengârenk bir şehir New Orleans. 

 

Bunları Yapın!

 

New Orleans festivalleri, Caz ve Blues kulüpleri ve gece hayatının yanı sıra mutfağıyla da oldukça meşhur, hatta Amerika’nın “Mutfak Başkenti” olarak da biliniyor. Dolayısıyla New Orleans’a yolunuz düşerse, görülecek çok yer, dinlenecek çok müzik olduğu gibi tadına bakılacak da çok lezzet var. Bu yazıyı bitirirken sizlere New Orleans’a dair birkaç ufak tavsiye…

 

  • French Quarter’ın sokaklarında kaybolun.

  • New Orleans’ın en eski restoranı “Antoine’s” da yemek yiyin.

  • Göl kenarındaki restoranlarda “Kömür Izgarasında İstiridye” (Chargrilled Oysters) mutlaka deneyin.

  • Cafe du Monde”da New Orleans kahvesi için ve yanında meşhur hamur tatlısı Beignet isteyin.

  • Magazine Caddesi’ndeki “Surrey’s Cafe” ye kahvaltıya gidin ve “Shrimps and Grits” (Karides ve Tahıl) yiyin.

  • Bourbon Street üzerindeki tarihi ve kült mekân “Pat O’Briens”da New Orleans’a özgü “Hurricane” kokteyl için.

  • Herhangi bir restoranda denk gelirseniz sadece özel zamanlarda hazırlanan “kerevit haşlama” (Crawfish Boil) mutlaka deneyin.

  • Jackson Square’de sokak sanatçılarını keşfedin ve galerileri gezin.

  • 1722’den beri ayakta kalmış Amerika’nın en eski barı “Lafitte Blacksmiths” de Johnny Gordon’un piyano eşliğinde canlı performansını dinleyin.

  • Jazz barları ile meşhur Frenchmen Caddesi’nde bardan bara zıplayın, sadece gece açılan Frenchmen Art Market'a uğrayın ve sokağın en ünlü barı “The Spotted Cat Bar”da sahne alan Jazz gruplarını dinleyin.

  • Şehrin yeni gastronomik adreslerinden birini keşfetmek isterseniz, French Quarter'da özellikle etleri ve zengin şarap kavı ile meşhur Doris Metropolitan 'da şık bir akşam yemeği yiyin. 

 

Seyahatinizi planlarken New Orleans festival takvimine de bakmayı ihmal etmeyin :)

 

İLGİLİ BAŞLIKLAR

bottom of page