top of page
YE, SEV, DANS ET ! 

SAİT HALİM PAŞA YALISI, Yeniköy

101 Lezzet Festivali ile İstanbul'un Tüm Lezzetleri Buluştu..

SERRA TÜKEL

01.05.2015

Sait Halim Paşa Yalısı, Yeniköy/ İSTANBUL

Yeme-içme tutkunları olarak dört gözle beklediğimiz Time Out 101 Lezzet Festivali’nin üçüncüsü bu yıl 26 Nisan Pazar günü Yeniköy Sait Halim Paşa Yalısı’nda gerçekleştirildi. 

Her geçen yıl zenginleşen katılımcı listesinde bu sene de İstanbul’un en şık restoranlarından, sokak lezzetlerine, üçüncü dalga kahvecilerinden, geleneksel tatlıcılara ve pastanelere, Vegan Mutfağından, Burger ve Kebaba aklınıza gelen tüm lezzetler yerlerini aldılar.

 

Geçen iki senede rüştünü ispatlayan ve İstanbul’un en lezzetli ve renkli Gurme Festivali mertebesine yükselen Time Out 101 Lezzet, bu sene ziyaretçilerin yoğun ilgisine uğradı. Öyle ki Biletix’te 139 TL’den satışa sunulan biletler günler öncesinde tükendi, Sponsor ve katılımcı firmalar dahi davetiye kıtlığına düştüler.

 

Hal böyle olunca 26 Nisan günü kapıları 13.00’de açılan Sait Halim Paşa’nın önünde kuyruklar oluştu, tarihi yapı bir anda ziyaretçilerle doldu taştı.

 

Gelelim Festivale…

 

Öncelikle daha önce gitmeyenlere 101 Lezzet Festivali hakkında ufak bir bilgi vereyim. Biletle ya da davetiyenizle içeri girdiğiniz andan itibaren tüm yemekler, ikramlar, alkollü ve alkolsüz içecekler ücretsiz!  Ve bütün katılımcı firmalar, ikramlarını mümkün oldukça zengin stoklarla desteklemeye hazır ve donanımlı geliyorlar festivale. Sonrasında yiyecekleriniz artık sizin damak zevkinize ve tabi ki midenizin kapasitesine kalmış oluyorJ

 

Bendeniz saat 15.30 sularında festival alanına girdiğimde tahminen günün en kalabalık anlarından biri yaşanıyordu ve 3G tamamen çökmüştü. Sait Halim Paşa Yalısını bilmeyenler için kısa bir tarif verelim. Kapıdan girince solda yalının bahçesine sonradan inşa edilen bir davet alanı, sağda ise tarihi Yalı binası yer alıyor. İki binanın arasından deniz kenarına dar bir yol uzanıyor ve yalının önünden Boğaz’a paralel olarak aynı darlıkta devam ediyor. 

 

Bu tariften de anlayabileceğiniz gibi ilk izlenim olarak Sait Halim Paşa’da festival alanı kullanışsız bir şekilde bölünmüş ve biraz kopuk olmuştu bu sene. Geçen senelerde 101 Lezzet’e ev sahipliği yapan Esma Sultan Yalısı dikdörtgen formuyla bu tip bir organizasyon için daha uygun ve ferah bir mekandı kanımca.

 

Öyle ya da böyle, kalabalıkları yararak öncelikli olarak sahil tarafında sunulan lezzetlere ulaşmayı başardım.

Derler ya yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat diye, ben hem gördüklerimi hem de yiyip içtiklerimi anlatayım size.

 

Akılda ve Damakta İz Bırakanlar...

 

  • İstanbul’un en keyifli meze barı Duble Meze Bar’dan Trüf ve Kestane Mantarlı Humus,

  • Reşitpaşa’nın Gurmesi Mest’in Somon Fümesi,

  • Yada Sushi’den bir Sushi Roll

  • Meşhur mantıcımız Emek Mantı’dan bir çanak klasik mantı,

  • Yelken Balık’tan leziz Levrek Dolması,

  • Shangri-La Bosphorus’dan Çin usülü Noodle,

  • İmren Marmara’nın göz alıcı İstiridye Barı’ndan İstiridye,

  • Ödüllü Şef Rudolf Van Nunen’in restoranı Karaköy Rudolf’den Türk Kahveli ve Körili Tavuk,

  • Karaköy’ün Vegan lokantası Bi Nevi’den avakado dip

  • Ferahfeza’dan Izgara Ayvalık Kalamarı

  • Lucca’nın kardeşi Cantinery’nin Kinoalı ve Kabak Çiçekli Salatası

 

Tüm bu saydıklarım gözünüzde büyümesin. Porsiyonlar neticede tek kişilik tadımlıklar olarak hazırlanıyor. Böylece daha çok çeşit yemek için de yeriniz kalıyor.

Birinci tur tuzlular tamamlandı. Sırada tatlı ve kahve var!  

 

Tüm tatlıcıların toplandığı tarihi yalı binasının içine girerken bir de bakıyorum gazeteci Nilay Örnek’in yönettiği “Yeme-İçme Dünyasının Amazonları” başlıklı panel başlamış. Konuşmacılar Refika’dan Refika Birgül, Kantin’in sahibi ve şefi Şemsa Denizsel, İnoksan’ın CEO’su Esra Altay, Özyeğin Üniversitesi Cordon Bleu direktörü Defne Tüysüzoğlu ve Lucca & Cantinery’nin Şefi Pelin Çakar. Her bir panelist, kadın gözüyle yeme-içme dünyasını ve kendi konumlarını ve yaptıklarını anlatıyorlar.

Sohbet tatlı ama benim aklım hala tatlılarda. Bu dürtüyle üst kata çıkıyorum. Cennetteyim sanırsam! Pastalar, tartaletler, çikolatalar, dondurmalar. Seçim yapmak zor ama bir yerden başlamak lazım!

 

  • Baylan’ın meşhur spesiyalitesi Kup Griye orada canlı canlı hazırlanıyor. Önünde hatırı sayılır bir kuyruk var ama beklemeye değer diyerek alıyorum bir tane.

  • Pim Karaköy’ün Ferrero çikolatalarından esinlenilmiş tatlısı Rocher Royal müthiş!

  • Ve Melia Patisserie’nin Çikolatalı – Limonlu Tartı

 

Durmayı da bilmek lazım! Kalabalık tatlı yarışında beyaz pantolonumun paçalarının çikolata desenli olduğunu fark edince tatlıya tamam diyorum.

 

Üstüne bir kahve içelim. Kahve Festivali’nden tanıdığımız 3. Dalga Kahveciler ve Kurukahveci Mehmet Efendi de pek tabi festivalde yerlerini almışlardı. Brew Lab’in baş Baristası ve Türkiye Şampiyonu Özkan Yetik de festival standındaydı. Kendisinden güzel bir filtre kahve alıp ikinci tura hazırlık için dışarıya çıkıyorum.

 

Bahçenin en sağında kalan alanda size henüz hiç bahsetmediğim et lokantaları ve üzerlerinden yükselen büyük bir ızgara bulutu var. Sanırım Virginia Angus’un önündeki Burger kuyruğu saatlerce hiç azalmadı. Shake Shack Burgerleri de benzer popülerlikteydi. Çok et delisi olmadığım için sıramı savıyorum burgerlerden.

Son turumu Upper Crust’tan birkaç dilim pizza ile bitiyorum.

Bu arada festivalin tatlı keşfi Yossu markasından da bahsedeyim size. Yossu, tıpkı Juico, Vitalis gibi yeni bir sağlıklı detoks içecek markası.  Bu marka ile ilgili beni heyecanlandıran şey ise Amerika’da oldukça popüler olan ve protein deposu olarak bilinen “Kale” (bir çeşit Kara Lahana) bitkisini de ürünlerinde kullanıyor olmaları oldu.  Hatta Türkiye’de yetişmeyen bu lahana türünü kendileri burada üretmeye başlamışlar ve aynı zamanda festival için mini paketlerde “Kale Cipsi” hazırlamışlar.   

 

Festivalde aklımda kalıp uğrayamadığım ya da göremediğim standlar Topaz, Colonie, Roka Pera, Tapasuma oldu.

 

Ayrıca bu seneki festivalde ilk kez Sait Halim Paşa’nın Av Odası’nda 101 Dining Club adı altında özel bir tadım etkinliği düzenlendi. Önceden rezervasyon gerektiren bu etkinliğin menüsü %95 deniz ürünleri, çiğ balık ve havyardan oluşuyordu.

 

Saat 19.00’da Funk Efendi’nin sahne almasıyla festivalin kapanış partisi başladı. O saate kadar oturacak yer bulamadığımı fark edip, bir şarkı dinleyip turumu sonlandırdım.

 

İstanbul’un dört bir yanından en iyi lezzetleri aynı çatı altında yemiş olmanın dayanılmaz hafifliği ile Yeniköy sahilinden yürümeye devam ederek evimin yolunu tuttum…

 

Önümüzdeki yıllarda daha da güzel bir 101 Lezzet Festivali için eksileri kulağımıza küpe yapıp, artıları daha da ileri götürmek dileğiyle…

 

 

 

 

 

İLGİLİ BAŞLIKLAR

bottom of page